Kazanım Nasıl Yazılır? Bir Yolculuğun Hikayesi
Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizlerle, her öğretmenin, her öğrencinin mutlaka bir kez karşılaştığı bir soruyu eğlenceli ve anlamlı bir şekilde ele alacağım: Kazanım nasıl yazılır?
Bu soruyu hepimiz bir şekilde kafamızda kurmuşuzdur. Her birimizin hayatta yazdığı kazanımlar farklıdır, tıpkı birbirimizden farklı olduğumuz gibi… Hadi gelin, bu soruyu sadece bir yazım kuralı olarak değil, bir anlam yolculuğu olarak ele alalım. Çünkü bazen en basit sorular bile içinde derin bir anlam barındırır. Bu yazıda, Yasin ve Elif’in hikayesi üzerinden size bir yolculuk sunmak istiyorum.
—
Yasin ve Elif, yıllardır dosttular. Birbirlerinin düşüncelerini tamamlayan iki insanlardı. Yasin, her şeyin çözüm odaklı olması gerektiğini düşünen, mantıklı ve stratejik bir insandı. Elif ise tam tersi, her soruya empatik bir yaklaşım getirir, insanlar arasındaki bağları anlamaya çalışırdı. Bu iki arkadaş, karşılaştıkları her sorunla farklı yollarla başa çıkarlardı, ama her ikisi de aynı amaca ulaşmayı severdi.
Bir gün, okulda yeni bir görev aldılar: “Kazanım yazma görevini siz üstleneceksiniz!” dediler öğretmenlerinden. Her ikisi de bu sorumluluğu sevinçle kabul etti, ama bu “kazanım yazma” işinin ne kadar karmaşık ve derin olduğunu hemen fark ettiler.
Yasin, hemen sorunun çözümüne odaklandı. “Hadi bakalım,” dedi, “Kazanım yazmanın en iyi yolu, doğru ve anlaşılır olmak. Bu, belirli bir bilgi ya da beceriyi öğrencilere kazandırmayı amaçlayan, net bir ifade olmalı. Kazanım yazılırken, ne öğretileceği açıkça belirtilmeli. Konuya bağlı olarak, öğrencilerin ne öğreneceği anlatılmalı. Örneğin: ‘Öğrenci, bu konuda temel bilgileri edinir.’” Yasin’in bakış açısına göre kazanım yazmak, bir strateji gibi bir şeydi. Basit ve doğru, ama içinde bir sistem vardı.
Elif ise biraz farklı düşündü. O, kazanım yazarken sadece kelimeleri değil, her öğrencinin bu kazanımı nasıl algılayacağını da düşünüyordu. “Yasin, kazanım yazarken, öğrenci ne hissedecek? Ne anlamaya çalışacak? Kazanım, sadece bir bilgi açıklaması olmamalı, onu hayata geçirebilmek için öğrencinin duygusal ve zihinsel olarak da bağ kurabileceği bir yol olmalı,” dedi Elif, gözlerinde hafif bir kaygı ve empatiyle.
Yasin, “Ama Elif, kazanım yazmanın asıl amacı, ne kazandığını anlatmaktır. Öğrenci, o kazanımı doğru anlamalı, net olmalı her şey,” diye karşılık verdi. Elif gülümsedi. “Tabii ki, ama kazandırmak istediğimiz şeyin arkasındaki amacı da göz ardı etmemeliyiz. Mesela, ‘Öğrenci bir paragraf yazabilir’ demek yeterli olmaz. Bunun içinde öğrencinin duygusal gelişimi, kendine güveni, hayal gücü… Bunları da yazıda gizlemeliyiz.”
Yasin bir süre sessiz kaldı, Elif’in söyledikleri gerçekten onu düşündürmüştü. Elif’in yaklaşımı, sadece bilgi vermekle kalmayıp, öğrenciyi içsel olarak da geliştirmeyi amaçlıyordu. Bu, bir anlamda kazanımı insanlaştırmaktı.
Sonunda ikisi de birlikte çalışarak kazanmı yazmaya başladılar. Yasin, kazanımın net olmasına dikkat ederken, Elif her kazanımın altında öğrencinin ne hissetmesi gerektiğini vurgulayan küçük detaylar ekledi. “Öğrenci, anlatımı geliştirme amacıyla dikkatli bir şekilde yazılarını gözden geçirebilir,” dediler birlikte. Ve yazdıkları kazanımda, öğrencinin sadece bilgi kazanması değil, aynı zamanda duygusal bir süreçle bunu içselleştirmesi gerektiğini belirttiler.
—
Yasin ve Elif’in bu süreci, bir bakıma kazanım yazmanın aslında iki farklı bakış açısının birleşimi olduğunun güzel bir örneğiydi. Yasin’in çözüm odaklı yaklaşımı ile Elif’in empatik bakış açısının birleşimi, hem akademik hem de duygusal gelişimi hedefleyen kazanımlar yazmalarını sağladı.
Kazanım yazarken sadece bilgiyi değil, öğrencinin bu bilgiyi nasıl alıp içselleştireceğini de düşünmek gerek. Çünkü, her kazanımda bir insanlık ve ilişki boyutu da vardır. Kazanımlar, birer öğretme aracı olmaktan çok, öğrencinin dünyasına açılan kapılardır.
—
Bu hikayeyi anlatırken, aslında hepimizin hayatında böyle “kazanım” anları vardır. Bazen bir bilgiye ulaşırken, bazen de o bilgiyi alırken nasıl hissettiğimizi keşfederiz. Bu yazıda da kazanmı yazmanın inceliklerini, Yasin ve Elif’in gözünden görmek istedim.
Peki, ya siz? Kazanım yazarken ne düşünüyorsunuz? Stratejik mi yaklaşırsınız, yoksa duygusal olarak mı ele alırsınız? Yorumlarınızı bizimle paylaşın, birbirimizin bakış açılarını öğrenelim!